İhyaSanat

İhya Sanat Köşesi



Sinan‘ı Mimarbaşı’lığa götüren yol, marangozluktan başlayan, Acemioğlanları’nın Yayabaşılığı’ndan geçen yoldur ki ; bir tasarımcı olarak yetişmesinde, İran ve Irak’tan, Dalmaçya ve Orta Avrupa’ya kadar sayısız ülkeyi gezmesi etkili olmuştur.

Sinan’ın 1568 yılına kadar yaptığı yapılarda Selimiye‘den bir parça bulmak olasıdır. Kanuni Türbesi, Topkapı Kara Ahmet Paşa, Edirnekapı Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa, Lüleburgaz’da Sokollu camileri , onu Selimiye‘ye götüren denemeler olmuştur.

31.25 m çapındaki tek kubbesi Allah’ın tek olduğunu, pencerelerinin 5 kademeli oluşunun İslam’ın 5 şartını temsil ettiğini, 4 vaaz kürsüsünün 4 hak mezhebini işaret ettiğini, Selimiye Külliyesi‘ndeki toplam 32 kapının 32 farzı anlattığını, arka minarelerde 6 yolun olması imanın 6 şartını, 12 şerefesinin ise onikinci padişah tarafından yaptırıldığının ifadesidir.

Selimiye Camii‘nin uzun yıllar boyunca süregelen, ağızdan ağıza, nesilden nesile aktarılan hikayeleri günümüze kadar söylenegelmiştir.

Caminin Yeri Hakkında

Hz. Muhammed’i rüyasında gören padişah II. Selim, Peygamberin emri üzerine onun rüyada işaret ettiği, bugünkü cami alanının bulunduğu yere bir cami yaptırmaya karar vermiştir.

Edirne‘nin en hakim yerlerinden birinde inşa edilen ve Mimar Sinan‘ın ustalığının son şaheseri olan dört minareli Selimiye Camii‘nde, caminin genel kompozisyonunda gayet ahenkli birer unsur olarak rol oynayan minareler gerek miktar ve gerekse binaya yerleştirilmiş tarzları bakımından eşi yoktur. Selimiye Camii’nin büyük kubbesinin dört köşesinde üçer şerefeli dört minarenin ahenkli duruşu diğer camilerde görülmeyen tarzdadır. Edirne şehrine giriş yollarından bakıldığı zaman dört minare sanki iki minare imiş gibi simetrik olarak oturtulmuştur. Mimar Sinan nasıl ki bu cami için “ustalığımın eseridir” demişse minareler de hakikaten bu ustalığın verdiği birer şaheserlerdir.

“Bütün dünya halkının “Olabilirlik ölçülerinin dışındadır” demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti’nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri “Müslümanlara karşı galebemiz vardır.” derlerdi.

Selimiye Camii, yüksekliği 43,25 metre, çapı 31,25 metre olan muazzam kubbesiyle dikkat çeker. Bu büyük kubbe, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan ve fil ayağı denen dev sütunlar üzerine oturur. İki tanesi kıble duvarına bitişik olan fil ayaklarının öteki altı tanesi ikişer ikişer doğu, kuzey ve batı duvarlarının önünde yer alır. Böylece ibadet yerinin içinde tek ve büyük kubbeyle birlikte görkemli bir bütünlük sağlanmıştır.

Mimar Koca Sinan Selimiye‘de, dış yapı biçimine iç mekân tasarımı kadar ağırlık vermiştir.

Selimiye Camii öncesinde Yıldırım Bayezid’in sarayını yaptırdığı Sarıbayır’da, Kavak Meydanı denen düzlükte kurulmuştur. Camii medrese ve Dar-ül Hadis, dört yanı duvarlarla çevrili, 190 x 130 metre boyutlarında büyük dikdörtgen avlunun içine, ortada cami ve güneydeki köşelerde ikiz eğitim yapıları olmak üzere, simetrik bir düzende yerleştirilmiştir.

Selimiye Külliyesi, caminin yanısıra medrese, hamam, türbe, imaret gibi birçok binadan oluşan ve külliye denen yapılar topluluğudur. Mimar Sinan, külliyenin öbür yapılarının boyutlarını küçük tutarak tüm dikkatlerin cami üzerinde toplanmasını sağlamıştır.

Bugün Edirne Müzesi‘nin bir bölümünün yer aldığı medreseler, dış avlunun güney kenarının köşelerinde ve caminin kıble duvarının önündedir. Külliyenin son yapısı olan arasta (çarşı), sonradan III. Murad döneminde, Selimiye‘ye gelir getirmesi amacıyla vakıf olarak yaptırılmıştır. Arastada karşılıklı iki sıra halinde dizilmiş 124 dükkan vardır.

Mimar Sinan’a 12 Ağustos 1572 tarihinde gönderilen bir emir ile II. Selim taleplerini şöyle sıralamaktadır.

“ Mimar Başına emir. Gönderdiğin mektupta binanın inşaat durumunu anlatarak ana kemerlerin dördünün kilitlenip dördünün de kilitlenmek üzere olduğunu bildirmişsin. Ayrıca şahnişin kubbesinin ve duvarının süslümü yoksa sade mi olması hakkında arzumu öğrenmek istemişsin. Ben pencerelerin hizasına kadar çini ile kaplanmasını ve pencere üstlerine yine çini ile Fatiha suresinin yazılmasını istiyorum. Bu dediklerimi uygun gördüğün şekilde yaptır.”

Selimiye Camii’nin yapı malzemeleri Edirne ve civarından sağlanmıştır. Camiye malzeme sağlamakla görevli hassa emini Halil’in verdiği bilgilere dayanılarak, Enez’de bazı direklerin ve Fere’deki bir renkli taş ocağı ürünlerinin gönderilmesi için Divan’dan, ilgili kadılıklara emirler gönderilmiştir. Bütün bu çalışmaların 1568 sonbaharında da sürdüğü bu belgelerden anlaşılmaktadır.

Gerçekten iki ay sonra muhtesem yapi tamam oldu. Fakat eserin bir an önce tamamlanmasini isteyen Sultan Süleyman, caminin kapisini bizzat açmak için acele etmedi. Ayasofya'yi açan Justinianus gibi, Hz. Süleyman'I ve onu yenmis olmak gururuna da kapilmadi. Cami kapisini kendisinin mi yoksa daha layik olduguna Osabasisina sormaktan da çekinmedi. O da, '' Bunu en layik kulunuz emektar Mimar Agadir'' cevabini verdi.


Son yorumlar