ihya.org

ihya

Aşk tendedir, tenden değildir

Baharı bir hatırlayın. Çiçeklerin rengarenk uçuştuğu, reyhanların ebedî saadet müjdesi sunduğu, ağaçların meyvelerle ikrama ve ihsana mazhar olduğu, tohumların günışığına uyandığı, canlıların neşe içinde oynaştığı bu eşsiz şehrâyin, aslında kuru bir toprak üzerinde gerçekleşir. Bahar toprak üzerinde gerçekleşir, topraktan kaynak alır, toprağı şenlendirir, toprakla görünür olur ve sonunda tekrar toprağa döner. Bahar toprak üzerinde olup biter; ancak topraktan öte bir tecelli, topraktan önce varolan bir gerçeklik, toprağı aşan bir varoluştur. Bahar topraktadır; topraktan değildir.

Bahar ile toprak arasındaki ilişki, aşk ile ten arasında da geçerli olmalı. Aşk, kendine kalbi özne olarak seçerken, teni kendine nesne eyler. Tene konuk olur, tende canlanır, tende görünür olur, teni şenlendirir, ten üzerinde doyum arar, tende uyanır, teni giyinerek gelir. Aşk tendedir ancak tenden değildir.

Sünneti İhya Etmek

Enes b. Malik (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kim benim sünnetimi ihya ederse (yaşatırsa), beni ihya etmiş olur. Kim de beni ihya ederse, cennette benimle birlikte olur.” (1)

Emirü’l- mü’minin İmam Ali (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kim benden sonra öldürülen sünnetimi diriltirse, beni sevmiş olur. Kim de beni severse, benimle beraberdir.” (2)

“Âlemlere rahmet olarak gönderilen” (3) “Mü’minlere pek düşkün, şefkatli ve esirgeyici” (4) olan yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’i her şeyden daha çok sevmek, katıksız iman etmenin gereğidir… O’nu sevmeden, O’na itaat etmeden, yani Sünnetiyle amel etmeden iman gerçekleşmek…

Bayramlarımız ve Biz

Bayramlar, bir milletin sevinç ve mutluluk günüdür. Milletçe eğlenildiği, oyunlar oynandığı ve etkinlikler yapıldığı gündür.

Bayram, fakiriyle - zenginiyle, duluyla - yetimiyle, amiriyle - memuruyla, işçisiyle - emeklisiyle, genciyle - yaşlısıyla, bir milletin mutluluk günüdür, sevinç günüdür. O gün herkes eğlenir. Herkes güler, dargınlık olmaz, kırgınlık olmaz, dövme olmaz sövme olmaz. O gün ulusal sevinç günüdür.

Ah! Keşke Senenin Tamamı RAMAZAN Olsaydı

Ramazan-ı Şerif’i on iki ayın sultanı kılan fazilet, aslında RAMAZAN lafzının mânâsında gizli. “Ramazan, yakıp yok eden” demektir. Rasûl-i Kibriya (sav) buyuruyor ki: “Ramazan ayı, Ramazan diye isimlendirildi çünkü o günahları yakar (yok eder).” (Camiu’s-Sağir, 2596). O günah ki dilde ağırlık, kabirde karanlık, sıratta boyunda yük, mahşerde rezillik, mizanda sefillik, huzuru İlâhiyye’de divana durulduğunda kula darlıktır.

Kadir Gecesini İhya Etmenin Fazileti

Kadir Gecesini İhyâ Etmek (Kadir Gecesini İhya Etmenin Fazileti Ve Daha Ziyade Ramazanın Hangi Gecelerinde Olduğunun Açıklanması)

Bu bölümdeki bir sure, bir ayet ve yedi hadisten; Ramazandaki bu gecenin bin ay yani 83 sene 4 aydan daha hayırlı olduğunu, inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek bu geceyi değerlendirenin günahlarının bağışlanacağını, bu gecenin Ramazanın son on veya yedi gününün tek olanlarında aranması gerektiğini, bu gecede Rasûlullah (s.a.v.)'ın bize en çok okunmasını tavsiye ettiği duayı ve hayatı boyunca Ramazanın son on gününde ibadeti artırıp itikaf yaptığını öğreneceğiz. [1]

Ramazan Gecelerinin İhyası ve Teravih

Ramazan ayi, Allah’in kullarina ihsan ettigi önemli bir aydir. Faziletiyle ilgili yazilmis ve söylenmis çok söz vardir. Ama ne olursa olsun asil olan yasanmasidir. Aksi taktirde bildigini yasamayan insan konumuna düsülür ki,bu da Islâm’in kabul etmedigi bir gerçektir.

Ramazan gecelerinin ihyasiyla ilgili Ebu Hureyre’den mervî su hadis dikkat çekici: “Rasulullah ramazan gecelerini ihya etmeye tesvik eder, fakat kesin olarak emretmezdi. Her kim inanarak ve karsiligini Allah’tan bekleyerek ramazani ihya ederse, geçmis günahlari bagislanir.”

Ramazan’ın Kıymeti

(Süreli bir yayında, belli günlerde yazı yazmanın güzelliği de, riski de vardır. Güzelliklerinden biri, aksi takdirde tenbelliğe meyledip yazmaktan kaçacak olan nefsin bağlanmasıdır. Risklerinden biri ise, hayat imtihanında--kâh minare başında, kâh kuyu dibinde--olan insanın aslında yazı için hiç de müsait bir durumda olmadığı halde kendisini yazmaya mecbur hissedip zoraki yazmasıdır. Yaklaşık iki haftadır uykusuz kalmama sebep olmuş uzun bir yazı çalışmasından dolayı yorgun düşmüş, üstelik yaşadığı hafif gribin halsizliğini üzerinde taşıyan biri olarak, işte öylesi bir durumdayım şu an. Öte yandan, bugün bu köşede bize ait bir yazı görmek isteyen gönül dostlarını, bugün için habersizce terketmek de istemedim. O yüzden, esasen karşı olduğum bir şeyi, helallik dileyerek yapıyor; daha önce yayınlanmış bulunan bir yazıyı ufak-tefek değişiklerle bir Ramazan ihzâriyesi olarak sunuyorum.)

Ramazan yaklaşırken Ramazan'a, Ramazan'ın son günlerine yaklaşıldığında ise Kadir Gecesine erişiyor olmanın heyecanını taşırız hepimiz. Her mü'min, Ramazan'ı da, Ramazan'ın içindeki bu büyük geceyi de gözüne uyku düşmeden geçirmek, o gecenin feyz ve bereketinden olabildiğince istifade ve istifaza temin etmek ister.

Mevlid Gecesini İhya Ederken Çocukları Unutmamak Gerekir

Aslında Mevlid Kandili’ni ihyâ ederken ailenin sadece büyüğünü, yahut küçüğünü hesaba katmak yanlıştır.

Aile, beyi, hanımı, çocuğu ile bir bütündür.

Mevlid kelimesinde “doğum” mânası vardır.

Kandil kelimesinde de, belli günlerde yakılan aydınlık mânası bahis mevzuu.

İkisini bir araya getirip de Mevlid Kandili dediğimizde, Resûlüllah’ın doğum gecesinde minarelerde yakılan kandiller hâtıra gelmektedir.

Müslümanlar, her sene Rebiü’l-evvel ayının on ikinci gecesine giriş teşkil eden geceyi dinî merasimlerle ihyâ eder, farklı bir huzur ve neş’eyle tes’id etme titizliği gösterirler.

İHYA, İHYA ETMEK

Diriltme, yeniden hayat kazandırma, canlandırma; uyandırma; güçlendirme, tazeleme, onarma; sevindirme; bir geceyi ibadetle geçirme; ölü bir araziyi ziraata elverişli hale getirme. Hayat canlılıktır, zıddı ise ölümdür.

Evrende yaratılan varlıkların bir kısmı cansız iken, başta insan olduğu halde bir kısım varlıklar da canlı varlıklar türündendir. İhya etmek ise, canlı türünden olan varlıklara hayat vermektir. Bu terim Allah hakkında hakiki manada, insanlar hakkında Mecazî manada kullanılır. Çünkü her canlıya canlılık veren sadece Allah'tır. Zâtı ile hayy (canlı) olan Yüce Allah'ın, yarattığı varlıkları ihya etmesi konusunda Kur'an'da bir çok ayetler zikredilmiştir. Bu ayetlerden bir kaçı:

Geceleri İhya Edebilmek

Manevî Diriliş için en güzel fırsat gece hayatıdır. Gece saatleri, günlük hayatın problemlerinden ve meşgalelerinden uzak, gönül huzuru ve sükûnetin hakim olduğu saatlerdir. Gece, Kur’anda dikkat çekilen, önemine binaen “Vel-leyli” ifadesiyle Cenab-ı Hakk’ın üzerine yemin ettiği nefsî murakabe ve tefekkür saatleridir.

Peygamberimiz’in Sünneti’nde gecenin ihyası’nın apayrı bir yeri vardır. Gece ibadeti O’nun için vacip, ümmeti için sünnettir. Dolayısıyla Efendimiz’in ibadet ve taatle geçirmediği gece yoktur. O’nun gece hayatı teheccüd, tefekkür ve tezekkürle doludur.

Gönülleri İhya Edebilmek

Manevi Diriliş, gönüllerin dirilmesidir. İlim meclisleri, kalplerin hayat bulduğu meclislerdir. Kur’an İlimleri kalpleri diriltir. Hadis İlimleri gönüllere hayat verir. Lokman (a.s)’ın çocuğuna nasihat ederken şöyle dediği nakledilmektedir: “Evladım!.. Alimlerle otur. Onların dizi dibinden ayrılma. Zira Allah, ölü toprağı sağanak yağmurla dirilttiği gibi kalpleri de hikmetin nuruyla diriltir.”[7]

Görevimiz; gönül kazanmak, gönül fethetmek, gönül yeşertmek, Allahın izniyle gönülleri diriltmektir. Tasavvuf erbabına “Gönül adamı” denilmesindeki sır buradadır. O değerli şahsiyetler nefislere değil, gönüllere hitap etmekte, Allahın izniyle ve hikmetin nuruyla gönülleri ihya etmektedirler. Sergilediği hizmet ve fedakârlıkla, kardeşine yaptığı yardım ve destekle gönül alan, dua alan, takdir alan mü’min kul, gönlünü kazandığı kişinin amelinin ecrini de aynen kazanmaktadır. Bu -Allah’ın izniyle- bir diriliş ve diriltme harekâtıdır.

Efendimiz’in Sünnetini İhya Edebilmek

Manevî Dirilişte tek örnek ve lider Allah Rasûlüdür. Peygamberimiz’in mübarek sözleri, eşsiz uygulamaları ve güzel ahlakı anlamında Sünnet, eşsiz nebevî ilkeler ve prensipler bütünüdür. Sünnet nebevî hayat çizgisidir. Sünnet baştanbaşa edeb, nezahet, hikmet ve inceliktir. Sünnet baştanbaşa planlanmış, programlanmış manevî hayat tarzıdır.

Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki: “Kim benim sünnetimi ihya ederse beni sevmiş olur. Beni seven kişi de Cennette benimle beraber olur”.[8]

İhya ve İmam Gazali

İran’ın Tus şehrinde 450/1058 yılında doğan Gazzali, İslâm dünyasının her bölgesinde tanınan, otoritesini bin yıldan beri sürdüren ender şahsiyetlerden biridir. 505/1111’de aynı yerde vefat etti.

En meşhur eseri İhyâu Ulûmi’d-Din’i ölümünden yaklaşık beş yıl önce tamamlamıştır. Önsözünde, eserin yazılış gerekçesini anlatırken, özellikle şekilci âlimlerden, siyâsilere göre fikir değiştiren bilginlerden, nutukçu vâizlerden, lüzumsuz kelam tartışmalarıyla vakit geçirenlerden şikâyetle selef-i sâlihînin yolundan uzak kalındığının altını çizer.

İhya, daha önceki yıllarda kaleme alınan; fıkıh, kelâm ve tasavvuf kitaplarından etkilenmiş, kendisinden sonraki asırlarda söz konusu konulurla ilgili kaleme alınan eserleri etkilemiştir.

Allah ile kulu arasındaki sırrın adı: İhlas

Türkçemizde doğru ve gerçek sevgi, kalp temizliği ve samimiyet manalarında kullanılan ihlas kavramı(1), aslında yaratan ile yaratılan arasında kurulu olan, her karesinde aşk-ı İlâhî’nin koklandığı o eşsiz ve paha biçilmez köprünün adıdır.

Temeli aşk olan bu köprüyü içerlerinde tesis eden yanık yürekler, bu sırrın kendilerine bahşettiği o duruluk ve enginliğin, teslimiyet ve ubudiyyet bilincinden mütevellit olan o sarsılmaz metanetin, bulundukları her ortamda yegane temsilcisidirler. Özü itibariyle Rahmânî olan bu değerler, bünyesinde bulunduğu kutlu kişilere Rahmânî bir tad katmakla kalmayıp, onlarla diyalog ve irtibat halinde olan kişilere de, Rahmânî bahçelerde derlenmiş, dünya değerleriyle elde edilemeyecek eşsiz güllerin kokularını teneffüs ettirecektir.

Top