Ezanlar Okunurken…

Ezanlar Okunurken…

Lâubali hareketlerine devam ediyorlar. Dünya kelamı konuşmayı sürdürüyorlar. Yahya Kemal bir yazısında “Ezansız semtler”den bahsediyor; Frenk semtlerini birer birer sıralıyor, buralarda doğan ve kulakları ezan sesinden mahrum kalan gençlere acıyor. Onların bu ilâhi davetten mahrum halde yaşamalarına üzülüyor, ve şunları söylüyor:

“Ah büyük cedlerimiz, onlar da Galata ve Beyoğlu gibi Frenk semtlerine yerleşirlerdi. Fakat yerleştikleri mahallede Müslümanlığın nûru belirir, beş vakitte ezan işitilir; asmalı minare, gölgeli mescit peydah olur, sokak köşesinde bir türbenin kandili uyanır, hâsılı toprağın o köşesi imana gelirdi.”

Evet, bu millet hem “ezansız semtler”in hazin manzaralarına şahit oldu hem de “ezansız seneler”i yaşamanın talihsizliğine uğradı. Bu ülkede, 1932’den 1950’ye kadar tam on sekiz sene ezan okunmadı. “Tanrı uludur” sözleri, “Allahu Ekber”in yerini hiçbir zaman tutmadı. Bazen düşünüyorum ve kendi kendime soruyorum:

Bu ilâhi davete hakkıyla kulak vermediğimiz için mi ezansız semtlerle karşılaştık, ezansız seneleri yaşadık? Ne dersiniz?

Bu ezanlar ki şahâdetleri dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. M. Akif Ersoy
Top