Halk Senin İçin, “Geceleri Uyumaz” Der

Halk Senin İçin, “Geceleri Uyumaz” Der

Hazret-i Peygamber (sav), namaz kılan fakat; kıyam, rükû ve secdesini gereğince yerine getirmeyen birini gördüğünde şöyle buyurmuştu: “Eğer sen bu hâl ile ölürsen, kıyamet gününde sana ‘Ümmet-i Muhammed’ demezler.”

Rivayet edildiğine göre, Zeyd b. Vehb, namaz kılarken secde ve rukûsunu yerine getirmeyen bir kimseyi gördü ve onu çağırıp:

-Ne vakitten beri bu şekilde namaz kılarsın, dedi. O kimse de:
-Kırk senedir, dedi. Zeyd buyurdu ki:
-Sen kırk senedir namaz kılmadın, eğer vefat edersen Efendimiz (sav)’in sünneti üzere ölmüş olmazsın.

Namazın terk edilebileceğini düşünen zındıkların bâtıl düşüncelerini bu sözler karşısında ele alıp düşünmek lâzım. Cüneyd-i Bağdâdi (ks), dayısı ve üstâdı Sırr-ı Sakati’nin terbiyesinde küçüklükten beridir bulunmuş, ibâdetinde hiçbir şekilde aksaklık göstermemiştir. Kendisinde mânevî haller ortaya çıkıp da kalbi uyanınca, daha önce kıldığı namazları noksan sayarak otuz senelik namazını kaza etmiştir. Ve hatta eğer namaz içinde gönlüne dünya endişesi gelirse Hakk’ın huzurundan uzaklaştığını sayarak sehv secdesi yaparmış.

Sa’d b. Muaz (ra) demiştir ki: “Namazı bitirinceye kadar dünya işlerinden bir şeyi hatırıma getirerek namaz kılmak bende asla vaki olmamıştır.”

İmâm-ı Âzam Ebû Hanife (r.aleyh), her gece üç yüz rekat namaz kılardı. Bir gün yoldan geçerken bir kadın, “Bu kişi her gece beş yüz rekat namaz kılıyor.” dedi. Ebû Hanife de kadın yalan söylemiş olmasın diye her gece beş yüz rekât namaz kılmaya başladı. Bir zaman sonra yolda giderken bir çocuk, İmam-ı Âzam hakkında, “Bu kişi her gece bin rekat namaz kılıyor.” dedi. Ebû Hanife de her gece bin rekât namaz kılmağa başladı. Bir talebesi de Ebû Hanife’ye: “Halk senin için geceleri uyamaz der.” dedi.

Hâlbuki Ebû Hanife gecenin yarısını ibâdetle geçirir imiş. Bunun üzerine geceleri uyumamaya başladı. Bundan sonra -otuz sene ve bir rivâyette de kırk sene- yatsı abdestiyle sabah namazını kılmıştır. İki dizi namaz kıla kıla nasır bağlamıştı.

Abdullah b. Abbas (ra), her gün bin kere secde eylerdi. Kendisine çok secde eylediği için “seccâd” denilirdi. Ömer b. Abdullaziz (ra) de, tevâzudan kuru yerde namaz kılar ve toprağa secde ederdi.

Veysel Karani Hazretleri (r.aleyh), kendini bileli ömrü içinde bir gece yatıp uyumamıştır. Bir geceye bu gece leyle-i sücûd der, sabaha kadar geceyi secde ile ihyâ ederdi. Diğer bir geceye bu gece leyle-i kıyâm der sabaha kadar ayakta ibadetle geceyi ihya ederdi.

Abdulkâdir Geylâni (ks), kırk yıl yatsı abdestiyle sabah namazını kıldı. Toprağa secde edip ağladığından gözyaşları toprağı çamur eder, çamur yüzüne sıvaşırdı.

Bayezid-i Bistâmi (ks), kırk yıl uyumadı. Geceyi sabaha kadar ibâdetle ihya ederdi. Bazen da sabaha kadar namaz kılardı. Gözlerinden kanlı yaş akardı. Kâbe’yi, on iki senede ziyarete gitti. Her adımda iki rekât namaz kılardı. Mekke’ye varınca, “Ne yüz ile Kâbe’yi tavaf edeceğim.” diye Beytullah’ın huzuruna çıkmaktan haya eyledi de geri döndü. Bir sene daha ibâdet yaptıktan sonra Kabe-i Muazzama’yı tavaf eyledi.
Top